HAK VE EŞİTLİK PARTİSİ BOLU

BOLU HEPAR BLOĞUNA HOŞ GELDİNİZ

Bu Blogda Ara

25 Haziran 2011 Cumartesi

GENEL MERKEZ YAYINI


HAK VE EŞİTLİK PARTİSİ ANADOLU VE TRAKYA ÖRGÜTLERİNE
Perşembe, 23 Haziran 2011 12:41







Adını, bu memlekette hiçbir zaman kıymeti olmayan “Hak” ve “Eşitlik” sözcüklerinden alan Hak ve Eşitlik Partisi, 2007 genel seçimlerinden bir yıl sonra, ülkenin hal ve gidişatı parlak görülmediğinden, yaptığım bir çağrı (manifesto) üzerine 36 günde kurularak siyaset alanına çıkmıştır.

Büyük çoğunluğu daha önce hiç siyaset yapmamış ve bugüne dek yapılan siyasetten nefret etmiş genç insanlardan oluşan parti; finansı tamamen üye aidat ve bağışlarıyla karşılanmasına rağmen, 60 il, 500 ilçede bu işi bilenleri şaşırtacak hızda örgütlenmesini bitirmiştir.

Bu süreçte parti meslekten siyaset bezirganları ve mostra insanların da uğrak yeri olmuş, çok sayıda sarı çizmeli de haydan geldikleri için, huylarıyla ya kaçmışlar, ya da fırıldakhanelerine gönderilmişlerdir.

12 Haziran 2011 Milletvekili genel seçimlerinden önce Türkiye’de resmen kurulu 64 siyasi parti mevcut olmasına karşın, bunlardan 22’si genel seçimlere girmeye çalışmış ancak 15 tanesi yasal olarak bu hakka sahip olabilmişlerdir.

Hak ve Eşitlik Partisi söz konusu 15 parti içerisinde yer alarak, birleşik oy pusulasında 8nci sırada seçimlere katılmış ve genel oy değerlendirmesinde 9ncu sırada kalmıştır.

Klasik bir siyasetçi gözü ile bakıldığında görünen şudur:

Hak ve Eşitlik Partisi seçime giren siyasi partiler arasında; gerçekten en yeni, en genç insanların olduğu, siyasi hiçbir tecrübeleri olmayanların bulunduğu, içerden ve dışarıdan asla para yardımı almayan, en çok kadın milletvekili adayı olan ve 85 seçim bölgesinin 57’sinde seçime girmesine rağmen 20, 30, 40 yıllık partilerden çok daha fazla oy almıştır.

Biz, düzen partilerinden biri olsaydık, bu sonucu masal ve öykülerle ballandırarak her yerde söylemlere çevirirdik…. Hayır!.. Biz, kabak karpuza şükrederek hayat sürecek ne huya nede alışkanlığa sahibiz…

İki yılı aşkın zamanda ve özelliklede seçim öncesi son iki ayda, bizi görünce ağlayan, sızlayan, şikayet eden, dizlerini döven, ellerimize sarılan, yağmalarcasına partinin rozetlerine, anahtarlıklarına, şapkalarına sarılanlar, tarım battı, esnaf battı, işçi battı, emekli çöktü, ülke bölünüyor aman mani olun diyenlerin kararları sandıktan Alaaddin’in sihirli lambasından cin gibi çıktı… Cini içeri sokmayı sağlayan sihirli sözcüğü bulamazlarsa ne mi olur?.. Onların yazgısı olacaktır.

Öyle olsaydı, böyle olsaydı, şunlar şöyleydi, bunlar böyleydi, diyerek şikayet ve hayıflanmanın ne anlamı ne de gereği yok. Şikayet ve mazeret zayıf insanların silahıdır.
Yanlış bir şeyi milyonlarca insan söylese de, o yine yanlıştır. Türkiye’de bundan sonra epey bir süre sus pus dönemi başlayacaktır.

HEPAR’ın siyasal ve toplumsal mesajı sağlam ve köklüdür.

Seçenek olarak tabanda siyasal koşul ve şartlar beklenmelidir.

Parti doğruyu ve gerçeği anlatarak, toplumun bir kesiminde öncülük yapmış ve bilinç de yaratmıştır.

Büyük fedakarlıklarla yaşamını sürdüren, bağımsız bir halk örgütlenmesi olan partiyi şu “kör zamanda” ve ağır şartlarda, siyaset alanında tutmak gücü yıpratmaktan öte bir işe yaramayacaktır. Aslanı kediye boğdurtmam.

Hatları geri çekip, tepelerden boşalttığımız alanı izlemeye devam edeceğiz. Geleceği insanlar değil, olaylar ve koşullar tayin eder; özenle gözlemleyeceğiz. Hak ve Eşitlik Partisi’nin her il ve ilçede en azimli, en inançlı ve en iddialı yapısı gençlik örgütündedir. “Başı dik devlet, onurlu millet” ilkesi onların yüreklerinde yer etmiştir. Gençlik örgütte değil, ruhda yaşar…

Partiyi açmak kadar, kapatmakta bir stratejik karardır. Partiyi kapatıyorum. 10 Temmuz 2011 tarihinde yapılacak olan “Olağanüstü Kurultay”la da yasal işlem sonuçlandırılacaktır.





Ve Antik Yunan döneminde (MÖ 620-560 yılları arasında) Ege’de yaşayan ünlü masalcı Ezop’un iki bin altı yüzyıldır canlılığını yitirmeyen öyküsü:

Bir inek, bir beygir, bir eşek etrafa dağılıp insanların ne yaptıklarını öğrenmeye ve üç yıl sonra buluşmaya karar verirler… Her biri başka bir yöne gider. Aradan üç uzun yıl geçtikten sonra buluşma yerine önce inek ve beygir gelir… İkisi de perişan bir halde, zayıflamış, dişleri dökülmüş, kamburları çıkmış, adeta çökmüştür.

Beygir merakla sorar: “Nedir bu halin inek kardeş?” İnek acıklı bir şekilde içini çekerek anlatır: “Sorma beygir kardeş… Bu insanlar çok merhametsiz… Beni durmadan birbirlerine sattılar. Alan sütümü sağdı. Bir inek daha bulup onu yanıma koyarak bizi çifte koştular, aç bıraktılar. Canımı zor kurtardım be kardeş.”

Beygir de acı acı başını sallayarak anlatır: “Ah sorma… Benim de ağzıma bir demir parçası geçirdiler, ağzımı açamadım. Üzerime bindiler, ses çıkaramadım. Biri indi, öbürü bindi! Binmedikleri zamanlar zincire vurdular. Belim çöküp de onları taşıyamaz hale geldiğimde arkama kocaman bir araba bağladılar. Bu sefer birçoğunu yeniden taşımaya başladım. Ben onları taşıdıkça daha hızlı gitmem için kırbaçladılar. Canımı zor kurtardım inek kardeş!...”

İnek ve beygir böyle konuşurken uzaktan eşek görünür. Hayli neşelidir. Islık çala çala, taşlara tekme ata ata, hoplaya zıplaya gelir. Mutludur. Üstelik şişmanlamıştır. Tüyleri pırıl pırıl parlamakta, gözlerinin içi gülmektedir. Üzerinde lacivert takımlar vardır. İnek ve beygir şaşırmış bir şekilde sorarlar “Nedir bu halin? Neler oldu? Neden böyle dört köşesin?” Eşek keyifli bir şekilde anlatır: “Sizden ayrıldıktan sonra uzakta bir memlekete vardım. Birisi yukarı çıkmış bağırıyor, bağırdıkça insanlar onu alkışlıyordu. Ben de yüksekçe bir yere çıkıp bağırdım. Benim anırmamı bilirsiniz, yeri göğü inletirim. Sesimi duyan benim yanıma koştu, duyan duymayana haber verdi, etrafım insanla doldu. Onlar geldikçe ben daha çok bağırdım. Haktan, hukuktan, refahtan, adaletten filan bahsettim…”
“Eee sonra ne oldu?” “Ne olacak beni başkan seçtiler!” “Deme yahu… Yani sen başkan mı oldun?” “Evet… Bir şey yapmama gerek kalmadı. Ben anırdıkça onlar ‘seninle gurur duyuyoruz’ diye alkışladılar. Ben de yedim ve bağırdım, yedim ve avazım çıktığı kadar anırdım!”

“Pekiii senin eşek olduğunu anlamadılar mı yahu?”

“Valla küçük bir kısmı anladı ama diğerlerine anlatamadı!”

……

Hepinizi sevgi ve saygıyla selamlıyorum.




Osman Pamukoğlu
Hak ve Eşitlik Partisi
Genel Başkanı

BOLU GÜNDEM GAZETESİ YAYINI



HEPAR'DAN PES

24 Haziran 2011)

Emekli paşa Osman Pamukoğlu partisini kapatma kararı aldı.

Emekli paşa Osman Pamukoğlu partisini kapatma kararı aldı: Partiyi açmak kadar, kapatmakta bir stratejik karardır. Partiyi kapatıyorum. 10 Temmuz 2011 tarihinde yapılacak olan “Olağanüstü Kurultay”la da yasal işlem sonuçlandırılacaktır.

İşte Osman Pamukoğlu'nun örgütlerine gönderdiği açıklamasından bir bölüm;
Adını, bu memlekette hiçbir zaman kıymeti olmayan “Hak” ve “Eşitlik” sözcüklerinden alan Hak ve Eşitlik Partisi, 2007 genel seçimlerinden bir yıl sonra, ülkenin hal ve gidişatı parlak görülmediğinden, yaptığım bir çağrı (manifesto) üzerine 36 günde kurularak siyaset alanına çıkmıştır.Büyük çoğunluğu daha önce hiç siyaset yapmamış ve bugüne dek yapılan siyasetten nefret etmiş genç insanlardan oluşan parti; finansı tamamen üye aidat ve bağışlarıyla karşılanmasına rağmen, 60 il, 500 ilçede bu işi bilenleri şaşırtacak hızda örgütlenmesini bitirmiştir.

Büyük fedakarlıklarla yaşamını sürdüren, bağımsız bir halk örgütlenmesi olan partiyi şu “kör zamanda” ve ağır şartlarda, siyaset alanında tutmak gücü yıpratmaktan öte bir işe yaramayacaktır. Aslanı kediye boğdurtmam.Hatları geri çekip, tepelerden boşalttığımız alanı izlemeye devam edeceğiz. Geleceği insanlar değil, olaylar ve koşullar tayin eder; özenle gözlemleyeceğiz. Hak ve Eşitlik Partisi'nin her il ve ilçede en azimli, en inançlı ve en iddialı yapısı gençlik örgütündedir. “Başı dik devlet, onurlu millet” ilkesi onların yüreklerinde yer etmiştir. Gençlik örgütte değil, ruhda yaşar…Partiyi açmak kadar, kapatmakta bir stratejik karardır. Partiyi kapatıyorum. 10 Temmuz 2011 tarihinde yapılacak olan “Olağanüstü Kurultay”la da yasal işlem sonuçlandırılacaktır.