
Yaşar Aksan
“Osman Paşa Bizi Dağlara Çıkar”
Bu sözler, son zamanlarda internet ortamında hızla yayılan, oldukça da kalabalık bir kitle tarafından benimsenip, dillendirilen bir slogana dönüştü. Osman Pamukoğlu Paşa’ya ithaf edilen vatansever, Türkiye ve Türklük sevdalısı Türk Gençliğinin yürekten gelen haykırışları.
Türk Gençliği son birkaç yılda “Bendine sığmayan kükremiş sele gibi” “Yırtarım dağları enginlere sığmam taşarım” diye her yerde haykırmaya başladı. Son zamanlarda yeni bir dava, yeni bir heyecan, yeni bir lider arayışındaydı Türk Genliği. Öyle gözüküyor ki, Türkiye sevdalıları aradıkları heyecanı, aradıkları davayı, aradıkları lideri bulmuş... Çünkü bu haykırışlar, Hak ve Eşitlik Hareketinin tabanda çok güçlü bir şekilde dip dalgalanmalara yol açtığını gösteriyor. Bu dip dalgalanmalar çok yakın bir zamanda üst dalgalara dönüşebilir. Ondan sonra da beklenen, bu dalgaların tsunamiye dönerek Türk milletinin, Türk devletinin, Türk vatanının, hatta Türklüğün başına bela olan, midesini bulandıran her şeyi yerle bir etmesi...
Türkiye sevdalılarının yeni lideri HAK VE EŞİTLİK HAREKETİ Genel Başkanı Osman Pamukoğlu, 20 Haziran 2010 Pazar günü Bolu’daydı. Paşaköy kavşağında kalabalık bir grup tarafından karşılandı. Yine kalabalık bir konvoyla da karşılandığı Paşaköy kavşağından lideri olduğu, İzzet Baysal Caddesindeki Hak ve Eşitlik Partisinin il teşkilatına geldi.
Ben uzun zamandan beri Sayın Osman Pamukoğlu’nu daha yakından görmek, bire bir konuşmak, sohbet etmek, kafamdaki bazı soruların cevabını bulmak istiyordum. Bu konuda Hak ve Eşitlik Partisi İl teşkilatından birkaç kez de davet aldım. Ankara’ya Sayın Pamukoğlu’nun yanına gidebileceğimizi, doğrudan Sayın Genel Başkanla konuşma, sohbet etme fırsat ve imkanı olacağını söylediler. Ancak işlerimim oldukça yoğun olmasından dolayı vakit olmadığı için gidemedim. Bunun için Sayın Yüksel Özdemir’e ve diğer il ve ilçe yöneticilerine çok teşekkür ediyorum.
Çünkü ben her şeyden önce Türkiye diyen bir insanım. Türklük ve Türkiye sevdalısıyım. Nice vatanperver, Türkiye sevdalısı Kürt dostum, arkadaşım var. Bunun yanında nice hain Türklüğün yüz karası olanlar da var. Onun için hain haindir; Türk’ü, Kürt’ü olmaz. Bu ülkenin her insanı hizmet edilmeye değer ve kıymetlidir. Hakkari’den İzmir’e, Adana’dan Sinop’a, Edirne’den Van’a kadar… Futbol takımı tutar gibi bir partinin arkasında koşmayı uygun ve doğru bulmuyorum. Hele hele yanlışlarını gördüğüm, o yanlışların daha sonra Türkiye’yi uçurumun kenarına gelmesinde direk ya da dolaylı olarak etkisi olan partilere ve genel başkanlarına körü körü bağlı kalmayı kabullenemiyorum.
Osman Pamukoğlu geriden bakıldığında oldukça sert gözüken, sert bir imajı olan bir lider. Emekli general. Bu sert görünüşü, bu sert üslubu asker kökenli olmasından kaynaklanıyor olmalı. TV’lerde, mitinglerde konuşmalarında da bu sert tavrı ve üslubu ile dikkat çekiyor.
Onun için de bu karşılama da ben de bulundum ve Sayın Osman Pamukoğlu’nu daha yakından görme, bire bir konuşma fırsatı elde ettim. Ama hiç konuşmadan, hiç soru sormadan sadece dinledim. Her vatandaşın sorduğu her soruya sabırla, sevecenlikle, güler yüzle cevap verişini gördüm. Üslubunu, mimiklerini, konuşurken tavrını gözlemledim. Kibirlenmeden, gurur ve kibir meselesi yapmadan orada olan herkesle bire bir konuştu. Halkın içindeydi. Onlarla yan yana, omuz omuza; onlardan biriydi. Gülüyordu, espri yapıyordu. Latife yapıyordu. Etrafında öyle koruma ordusu yoktu. Halkla bağlarını koparan, halkla arasına girerek kalın duvarlar oluşturan siyah takım elbiseli, siyah gözlüklü adamlar da yoktu.
Oradan konvoy eşliğinde il teşkilatına geldi. Orada da aynı alçakgönüllülük, aynı sevecenlikle konuşuyordu. Sonra gazeteci arkadaşlar sorular sormaya başladılar. Sorulan sorularda söz konusu vatandı. Bayraktı. Türk Millettiydi. Türk Devletiydi. Türk istiklâl ve bağımsızlığı idi...
O hoşgörülü, esprili, güler yüzlü, tatlı dilli Osman Pamukoğlu gitti o anda. Yerine kükreyen, elini yumruk yaparak masaya vuran, haykıran “Osman Paşa” geldi. Sanki Plevne Kahramanı Gazi Osman Paşa vardı karşımızda.
“Bu vatanın sınırları kanla çizilmiştir. Bu vatanın her karış toprağı şehit kanları ile yıkanıp temizlenmiş, nurlanmıştır. Herkes haddini bilsin ve hesabını ona göre yapsın. Bu millet ölmedi. Bu vatan sahipsiz değildir. Gerekirse bu vatan yeniden fethedilir, gerekirse yeni bir kurtuluş savaşı verilir” diyerek kükrüyordu.
Türk milleti! Karanlığın en koyu olduğu an, güneşin doğma vaktinin yaklaştığı zamandır. Tan kızarmaya başladı. Güneşin doğma vakti yaklaşıyor.
Türk milleti tarih boyunca en karanlık, en ümitsiz, en çaresiz anlarında bile içinden çıkardığı yeni bir liderle, yeni bir önderle, yeni bir kahramanla demir dağları eritmiş, demir zincirleri parçalamış, hain tuzakları bir bir bozmuş, Türklüğün kara bahtını yeniden aydınlığa çıkarmıştır.
Gözün aydın Türkiyem güneş doğmak üzere!
Bir dahaki yazımızda Hakkari Alan Karakolu baskını yaşayan bir Mehmetçiğin gözü ile Osman Paşa’nın kim ve nasıl biri olduğunu sizlerle paylaşacağım.