
Yaşar Aksan -
ŞANI BÜYÜK OSMAN PAŞA
Türkiye son zamanlarda oldukça ciddi bir süreç yaşıyor. Ortalık toz duman. Su bulanık, çamur gibi… Kimi suyu iyi kasten bulandırıyor, kimileri de bu bulanık suda balık avlamaya çalışıyor. Güzel ülkem ameliyat masasında. Başında oldukça acemi, ne yaptığını, ne yapacağını bilmeyen bir ekip. Üstelikte uzaklardan talimatla güzel ülkemle ilgili operasyon yapılıyor. Türkiye’mden parçalar koparılması için iç ve dış destekli oyunlar oynanıyor. Türkiye’min belli bir bölgesi ile iligi muhtariyet tartışmaları yapılıyor. Bölgenin belediye başkanlarının yakın bir gelecekte bir araya gelerek özerliklerini ilan edecekleri, arkasından da Birleşmiş Milletlerden bölgeye barış gücü isteyecekleri konuşuluyor, yazılıyor, tartışılıyor.
Nereden nereye geldik.
Türkiye bir lider arayışında. Kim ne derse desin Biz tarihi özelliğimiz itibarı ile liderci bir milletiz. Tarihimiz med-cezirler (yüseliş-alçalışlarla) dolu. Kaç kez yaşamışız biz bu medcezirleri. Kaç kez Türlük düşmanları ellerini ovuşturarak, ağızlarının suyunu akıtarak seyretmiş bu geri çekilişlerimiz. Ama her defasında bu millet içinden çıkardığı bir liderin, bir kahramanın etrafında birleşerek bütün ihanet oyunlarını bozmuş ve karanlıklardan aydınlığa çıkmıştır. Bütün Türk devletlerinin, Türk imparatorluklarının kuruluş destanları bu Türk kahramanlarının mücadelelerini anlatır.
Türklük bu gün de yeni bir lider arayışında. Anadolu-Batı Türkleri, Doğu Türkleri yeni bir lider arıyor. Bu lider etrafında birleşerek Türkler ayağa kalkacak. Daha önce defalarca olduğu gibi dünya da yeni bir Türk devri başlayacak. Karanlığın en koyu olduğu an güneşin doğma vaktinin en yakın olduğu andır.
Osman Pamukoğlu, efsane komutan. Hayatını Türkiye’ye adamış bir lider. Milliyetçi, vatanperver, gözünü budaktan esirgemeyen, ölümüne yürüyen, her türlü iç ve dış ihanete meydan okuyan, bölücü terör örgütünü çok iyi tanıyan, bölücü terör örgütünün yumuşak karnını çok iyi bilen bir lider.
İşte bölücü terör örgütünün yaptığı ve Alan Karakol baskının yaşayan bir Mehmetçiğin Osman Pamukoğlu ile ilgili yazdıkları.
“Sene 1990’lı yıllar… Yer Hakkari Dağ Komando Tugayı Başyurt Kışlası. Tugay komutanı efsane komutan dedikleri adam Sinop’lu sırma gibi karşıdan görsen bu 40-45 yaşında filan demezsin 20 yaşlarında, başında mavi beresi, belinde komando bıçağı ve uzun dokuz 9 mm colt tabancası ile çakı gibi komando askeri. İsmi OSMAN PAMUKOĞLU; sanırım bu ismi birçoğunuz duymuştur. Duymayanlara tavsiye ederim araştırın, adam gibi adam görün.
Biz tugaya bağlı bir birlik olan Yüksekova birliği olarak ağır bir çatışmadan dönmüştük, kayıpsız ama sonuçsuz olarak. Helikopter tugayın üstünde dönerken inmek için aşağıda bir farklılık vardı, anlamıştık kötü bir şeyler olduğunu. Aşağı indik, tim toplanırken çevredeki tugay askerlerinden birini çağırdım “hayırdır ne var?” Diye sorduğumda “alan karakolu basılmış 5 şehit getirdiler, herkes tugay morgunun yanında.” dedi. Hepimizin dizleri çözüldü, dudaklar ısırılıyor, bıraksalar çığlık çığlığa ağlayacağız. Ama herkes birbirinden utanıyor. Sırtımdaki 25 kg’lık çanta sanki oldu 100 kg. Elimdeki silah sanki yapıştı kabzesi parmaklarıma uhuyla yapıştırıldı.
Koşuyoruz tugay morguna doğru kapısının üzerine Osman Paşanın yazdırmış olduğu “Cennet Kapısı” yazan yere doğru koşuyor muyuz, uçuyor muyuz bilmem artık. Herkes unutuvermiş o ağır yorgunluğu ve susuzluğu. Karargah destek bölüğünün yanından geçerken nöbet tutan Denizli’li Mevlüt ağlıyor. Göz göze geliyoruz. Ben ona kimler şehit olanlar gibisinden baktığımda, ağzından sadece Muğla Yatağan’lı Muhammed Memiş ismi dökülüyor. Zaten gerisini sayamıyor, tıkanıyor ağlamaktan. Hemen gözümün önüne Muhammed’in intikal ve görev esnasında Muğla şivesiyle yaptığı konuşmalarımız geliyor. “Aydın’lı Ahmet çavuş beni bak, baken biz molalıyız efeyiz biz. Biz Aydın’lıları sevip duruz. “Bırakmecez gari Allahın izniyle bölücü pkk ya gari memlekete. Bizim kitabımızda vatan hainliği yazimaz. Allah’ın cezası pkk lılar ne istiyip durursunuz güzel memleketimizden.. Hepinizin defterini dürüvercez gari. Bekleyin baken guzey ırakta bize geliimazlar diye düşünüp durun baken. Bigün nası gelivercez görceniz gari…” diye başlayan sözleri…
Ağlamak istiyorum. Sanki tıkandım… Uğultu şeklinde sesler gelmeye başladı kulağıma. Bölük binasının köşesini dönünce morg kapısının önünde onlarca subay, astsubay, er, erbaş gördüm. Hem ağlayan, hem de PKK’ ya lanet okuyan, intikam yeminleri eden bir kalabalık. Sesler birden kesildi “dikkaaat komutan sağda!” komutuyla…
Beresindeki ay yıldızlı kokartı ve belindeki colt tabancasından hemen tanıdım onu Osman Paşaydı gelen, ağlıyordu, evet ağlıyordu alt dudaklarını ısırarak, yüzündeki tiki daha da belirginleşmişti. Sonra birden bağırarak ve hepimize eşlik etmemizi isteyen bakışları ile “ALLAHÜEKBER ALLLAHÜEKBER LAİLAHE İLLALLAH HÜ ALLAHÜ EKBER” diye “tekbir getirmeye başladı. Sonra oradaki herkes Osman Paşa’ya eşlik etti. Yer gök inliyordu sanki tekbir sesleri ile.
Bir dahaki yazımızda Mehmetçiğin Efsane komutan, HEPAR LİDERİ Osman Paşa’yı anlattığı mektubuna devam edeceğiz.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder