16 Mart 2010 Salı
BOLU GÜNDEM YAZI DİZİSİ DEVAMI
Pamukoğlu: Beceriksizdiler
(16 Mart 2010)
Hak ve Eşitlik Partisi Genel Başkanı Osman Pamukoğlu, sert açıklamalarını sürdürüyor. Pamukoğlu siyasete hangi pencereden baktığını anlatmaya devam etti.
Pamukoğlu, Hak ve Eşitlik Partisi'nin siyasi çağrısını neden 11 Kasım 1938 tarihinde milat olarak kabul ettiklerini anlattı. Pamukoğlu, Mustafa Kemal Atatürk'ten sonra yönetime gelen bütün liderlerin beceriksiz olduklarını söyledi.
1993 yılında terör örgütü PKK'ya yönelik yaptığınız operasyonlarla efsane komutan olarak anılmaya başladınız...
Evet, 21 kere Kuzey Irak'a girip çıktım.
“Unutulanlar dışında bir şey yok” isimli kitabınızda yaşanan süreci de anlatıyorsunuz…
Aslında o kitapta çok fazla bir şey anlatmıyorum. Benimle o dönemde çalışan subaylar iyi bilir, “Komutan hiçbir şey yazmamış” derler. Olması gerektiğinin azamisini yazdık.
Meslek yaşantınıza baktığımızda çok zor koşullarda görev yaptığınız ortaya çıkıyor. Şimdi ise siyasetle uğraşıyorsunuz. Hangisi daha kolay sizce; askerlik mi siyaset mi?
Askerlik genel bir laf. Savaşçılığı kastediyorsun herhalde. Savaş insanoğlunun en üst mücadelesidir. Çünkü bir dakika önce hayattayken bir dakika sonra hayatta olmayabilirsin. En zoru odur. En zoru savaş alanıdır. Yaptığın savaşı halk için, devlet için, ulus için yaparsın. Bu alanın altında sert alan siyasi alandır. Yukarda bu savaşı sürdürmüş biri, aşağıdaki zorluğu kabul eder mi? Siyasetteki zorluğun nedeni insanların bencilliği, insanların tutkusu, insanların egoizmi, insanların çıkar peşinde koşması siyaset. Diğerleri klasik.
Peki, partinizin niçin miladı 11 Kasım 1938? Mustafa Kemal Atatürk öldükten sonra gelen yöneticilerin hiçbiri doğru yöneticiler değiller miydi?
Atatürk'ten sonra her şey kötü gitti kardeşim. Beceriksizdiler.
Peki, bu durum sadece politikacılara bağlanabilir mi?
Kime bağlayalım halka mı bağlayalım? Ben halk sütten çıkmış ak kaşıktır demiyorum. Ama siyaseti bu halkla yapıyorsunuz. Menderes hükümeti Kore'ye asker gönderme kararı aldığında bu halkın haberi oldu mu? Bırakın halkı meclisin bile haberi olmadı. Halk hiçbir zaman demokrat olmadı ki. Demokrat olmak için özgür olman lazım. Ekonomik gücünüzü olacak işleyen bir beyniniz olacak. Eğitim alacaksınız.
Peki, halkın siyasallaşma yönünün zayıflamasında 12 Eylül darbesinin etkili olduğunu düşünüyor musunuz?
Bu darbelerin en büyük olumsuzluğu halkı siyaset yapmaktan uzak tutması. Özellikle genç kuşak ülkenin meseleleriyle ilgilenmekten vazgeçirildi. Çünkü o dönemin anne babaları 12 Eylül öncesini yaşadıkları için “ Aman oğlum yapma, aman kızım yapma, karışma, etme” diyerek siyasallaşmasına engel oldular. Şimdi 30 yaşın altında bir nüfus var. Ama bu neslin “Vatan nedir? Bağımsızlık nedir? Ekmek nedir? Hak nedir? Emek nedir? Bu yol nereye gidiyor?” Hiç bunlarla ilgilenmiyorlar. Kim bu hale getirdi bu gençleri, nasıl oldu? Darbelerin bir diğer kötü tarafı, gençleri ülkenin bütün sorunlarıyla ilgili meseleleri düşünmesinden uzaklaştırması.
55 yaşında emekli oldunuz. Neden bu kadar erken emekli oldunuz?
Türkiye'nin en genç generali benim. 44 yaşında generaldim. Ben biraz fazla ileri gittim.
Çok mu göze battınız? Çok mu konuştunuz? Neden erken emekli oldunuz?
Ben konuşmam yaparım teğmenliğimden beri. Burada esasında ben mi emekli olmak istedim?Onlar mı ayırdı meselesi var.
Evet,esas öğrenmek istediğimizde o biraz.
Her üniforma giyen ,her aynı kurumda çalışan anlaşacak diye bir şey yok. Ben her konuda anlaşamam. Benim savaş sanatı örgütlenme ve disiplin felsefem farklıdır.
Avrupa Birliği'ne karşı mısınız?
Avrupa Birliği ile olan münasebetleri donduracağız. Bir defa önce Gümrük Birliğini ele alacağız. İçerde yeteri kadar ürün yok. Üründe kalite yok. Fiyatlarda uygunluk yok. Kapıları açmışsınız han kapısı gibi. Girdiler içeri, kurdular süpermarketleri bilmem ne zincirlerini, yüzde üç yüz elli karla paraları alıp dışarı pompalıyorlar. Gümrük Birliği'nden başlayarak bütün bu sorunu ele alacağız.
Gümrük Birliği Türkiye Cumhuriyeti'nin tarihinde yapılan aleyhinde olan ve adil olmayan en büyük iki üç antlaşmadan biridir.
Neden?
Yüksek duvarlarınız var. Duvarları yıktınız. Duvarları yıkınca sel suları geldi. Sen içerde ne hazırlık yapmışsın, ne baraj yapmışsın, ne depoların var. Suyun altında kaldın. Etinle rekabet edemiyorsun. Pancarınla rekabet edemiyorsun. Şekerle rekabet edemiyorsun. Tütünle rekabet edemiyorsun. Resmen bu durum kapitülasyondur. Kapitülasyon da böyle başladı. Şekerpancarı üretimini durdurmuşsunuz. Fabrikaları satmışsınız. Şimdi adamlar nişastalı şeker sokuyorlar ülkeye. Bütün dünya biliyor ki şekerin ana maddesi şeker pancardır ve Türkiye şeker pancarında dünyada üçüncüdür. Her şeyi yok ettiler ve ediyorlar. Ekonomide tutulur bir tarafınız yok. Bir de müsrif bir devletsiniz. Katrilyonluk arabalara biniyorsunuz. Lüks hayat bitecek. Kokteyller kırmızı halıları bitireceğiz. Hepsi satılacak. Bir bürokratın kapısında 4 tane resmi kurum aracı var. Neyine yetmiyor senin bir araç. Mahalli yöneticiler mülki yöneticiler halkın içinden ayrılmayacaklar. Odalar yok, ofisler yok, kırmızı halılar yok. Son kez görüyorsunuz. Önümüzdeki genel seçime kadar bu kırmızı halıları son kez görüyorsunuz. Halkın içinden ayrılmayacaksınız. Halı seriyorlar. Git bak ne yapıyorlar. Kaymakam konağı bilmem ne sarayı. Sanatsız ecüş bücüş binalarına saray konak diyorlar. Hala padişah bunlar.
Röportajımız devam edecek…
16.03.2010
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder