HAK VE EŞİTLİK PARTİSİ BOLU

BOLU HEPAR BLOĞUNA HOŞ GELDİNİZ

Bu Blogda Ara

24 Ocak 2010 Pazar

BOLU EXPRES GAZETESİ KÖŞE YAZARI YAŞAR AKSAN

NEDEN ANADOLU KARTALLARI?




Geçen haftaki yazımızda Anadolu Kartalları’ından bahsetmiştim. Bu yazımıza olumlu ve olumsuz geri dönüşler aldım. Bazı dostlar da sitem ettiler/ etmişler. Hatta bir dost “Anadolu Partisi” adıyla bir parti kurmamı ve boyumun ölçüsünü almamı tavsiye etmiş.

1-Şimdi dostlar, önümüze bir Türkiye haritası alalım. Türkiye’nin dünya üzerinde bulunduğu yere bakalım. Bu ülke coğrafi konum olarak dünyanın en güzel yerinde değil mi? Üç tarafı denizlerle kaplı, dünyanın iki önemli boğazına sahip bir ülke… Şimdi bana söyler misiz dostlar; Türkiye’de neden Denizcilik Bakanlığı yok? Neden kendilerini Milliyetçi, Atatürkçü, Müslüman olarak vasıflandıran hükümetler böyle bir bakanlık kurmadılar? Sınırlarının yarısından çoğu denizlere çevrili bir ülkenin böyle bir bakanlığa ihtiyacı yok mu?

2- Dostlar! Haritaya bakalım Allah aşkına! Azerbaycan petrol denizi, İran petrol denizi, Irak petrol denizi, Suriye de petrol çıkartılıyor, Türkiye petrol fakiri. Siz buna inanıyor musunuz? Yani bu ülkenin sınırları çizilirken sınırlardan aşağıya doğru demir bir perde oluşturulmuş da, petrol sınırlarımız dışında mı kalmış? Oysa, Türkiye üzerinde oynanan oyunların en önemli nedeni sahip olduğu petrol rezervi olduğunu herkes biliyor.

Şimdi soralım bakalım: Neden kendilerini Milliyetçi, Atatürkçü, Müslüman olarak vasıflandıran hükümetler bu konunun üzerine eğilmezler? Neden Türkiye’nin sahip olduğu bu zenginlikler ortaya çıkartılmaz. Neden bu alanda da dışarıya bağımlı hale getirildik?

3- Türkiye dünyanın en zengin maden kömürleri yataklarını sahip bir ülke. Şimdi söyleyin Allah aşkına dostlar. Türkiye hangi kömür havzasını, hangi kömür yataklarını tam anlamı ile işletiyor? Bu konuda hangi teknolojiyi geliştirdi? Her sene milyarlarca dolarlık ithal kömür almıyor muyuz? Şimdi diyeceksiniz ki, bizim kömürler enerjisi düşük, hava kirliliği yapıyor, ekonomik değil. Ben de soruyorum, ithal kömür için, doğal gaz için her yıl dışarıya verdiğiniz milyarlarca doları bu alandaki teknolojik araştırmalara yatırsaydınız da bu kömürlerden daha verimli, daha ekonomik şekilde yararlanma yollarını bulsaydınız daha iyi olmaz mıydı? Rusya’dan, Ukrayna’dan, Romanya’dan aldığımız bu ithal kömürlere, İran’dan, Rusya’dan başka yerlerden aldığımız ithal doğalgaza verdiğimiz milyarlarca dolar hem Anadolu coğrafyasının sahip olduğu yeraltı zenginliklerinin araştırılmasına, hem de mevcut teknolojileri araştırma ve geliştirmeye ayrılsaydı daha mı kötü olurdu? Bu alanda kendine ait bir teknoloji üretemez miydi?

Neden kendilerini Milliyetçi, Atatürkçü, Müslüman olarak vasıflandıran hükümetler bu alanlara yönelerek bilimsel heyetler kurdurup bilimsel çalışmalar yaptırıp destekleyerek bu ülkeyi bu durumdan kurtarmadılar?

3- Türkiye dünyanın en zengin akarsu yataklarına sahip bir ülke. Peki, ne oluyor bu akarsularımız? Gözlerimizin önünde akıp gitmiyor mu? Peki, ne olmalı idi? Bu akarsuların üzerine barajlar kurulmalı, elektrik santralleri yapılmalıydı. Bu akarsulardan açılan kanallarla, döşenen boru hatları ile Anadolu’da suyun varmadığı, sulanmayan tek karış toprak bile kalmamalıydı. Böylece bu ülke hem enerji sorununu kökten çözmeli, hatta dışarıya enerji satar duruma gelmeli, hem de topraklarını en iyi şekilde değerlendirerek dünyada bir enerji ve tarım devi haline gelmeliydi.

Neden kendilerini Milliyetçi, Atatürkçü, Müslüman olarak vasıflandıran hükümetler bu güne kadar böyle bir çalışma yapmadılar?

4- Türkiye dünyanın en zengin bor ve boraks madenlerine sahip olan bir ülke. Peki, ne yapıyoruz bu trilyonlarca dolarlık zenginliğimizi? Ben söyleyeyim; Dozerlerle kazıyoruz, kepçelerle vagonlara dolduruyoruz ve ham madde olarak trenlerle, gemilerle gönderip ölü pahasına satıyoruz.

Neden kendilerini Milliyetçi, Atatürkçü, Müslüman olarak vasıflandıran hükümetler bu zenginliğimizi araştıran, geliştiren, işleyen teknolojileri araştırmadı, geliştirmedi, bu tür çalışmalara önem vermedi. Neden bir “Teknoloji ve Bilimsel Araştırmalar Bakanlığı” kurmadılar.

Türkiye hem coğrafyası, hem de iklimi bakımından hayvancılık için de mükemmel bir ülke. Şimdi soralım? Türkiye’de hayvancılık ne alemde? Can çekişmiyor mu? Ölmek üzere değil mi? Dışarıdan ne olduğu belli olmayan etler ithal edilmiyor mu? Vatandaşa eşek, at eti yedirilmiyor mu? Köylü elindeki bir iki ineğini de satacak duruma gelmedi mi? Anadolu’nun gür otlaklı yaylaları, ovaları boş durmuyor mu?

Neden kendilerini Milliyetçi, Atatürkçü, Müslüman olarak vasıflandıran hükümetler her alanda olduğu gibi bu alanda da gözlerini kapatarak olanları görmemezlikten geldiler, geliyorlar.

5- İşte size bir başka konu daha; Türkiye Büyük Millet Meclisinde yer alan 550 milletvekili bu ülke için çok değil mi? Bu 550 milletvekilinden 300’ü bu ülke için yeterli değil mi? 250 Milletvekilinin bu ülkeye aylık, yıllık ve seçim dönemlerinde nelere mal olduğunu hiç düşündük mü? Bir milletvekilinin bütçeden aylık giderinin en azından 15 bin lira olarak düşünürseniz (Fazlası var, eksiği yok!) ve bunu 250 milletvekilinin gideri, bunun yıllık ve 4 yıllık seçim dönemi giderleri olarak hesaplarsanız çıkacak rakamı tahmin bile edemezsiniz. Şimdi bu devasa rakamla ülkenin hangi sorunu çözülmez.

Neden kendilerini Milliyetçi, Atatürkçü, Müslüman olarak vasıflandıran hükümetler böyle bir çalışmayı asla dillendirmezler, böyle bir çalışmayı programlarına bile almazlar.

İşte bütün bunlar için ANADOLU KARTALLARI….

Bu arada, benim kişisel olarak hiçbir siyasi hesabım yok. Hiçbir siyasi beklentim yok. Bu güne kadar siyasi olarak hiç bir kazanç, rant elde etmedim. O tür taraklarda da asla bezim olmadı, olmaz da…

Ben 13 yaşından beri Türk milliyetçiliği davasına gönül vermiş biriyim. Türk milliyetçisiyim. Türk Ülkücüsüyüm. Bu ülkenin, bu vatanın, bu milletin sevdalısıyım. Doğulu batılı, güneyli kuzeyli; Balkanlar’dan Orta Asya’ya, Kırım’dan Hindistan’a kadar Türk’ü ile, Kürt’ü ile, Türkmeni, Kazak’ı, Özbek’i, Kırgız’ı, Uygur’u, Çerkez’i, Abaza’sı, Başkurt’u, Tatar’ı, Laz’ı ile Türlük aleminin her ferdini her türlü övgü, saygı ve hizmeti hak eden insanlar olarak gördüm. Bunlara hizmet etmek için taş üstüne taş koyanların da önünde saygı ile eğilirim.

“ANADOLU KARTALLARI” YAZIMIZA ÖNÜMÜZDEKİ GÜNLERDE DE DEVAM EDECEĞİZ. Eğitime, Sağlıkta, İç İşleri, Dış İşlerindeki görüş ve önerilerimiz sizlerle paylaşacağız.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder